Boğaz

İçime çektim lodosla gelen iyot kokusunu, sadece yosun değil boğazın yuttuğu ne varsa ekşimsi bir koku yayıyordu. Köprünün ayakları süslü mezar taşları oluyordu bu durumda. Karşı kıyıdaki abi de camilerin ihtişamını izlerken içinde yerlere kapaklanmış ve kendini şişlemiş insanları hayal ettim. Belki şu an orada değillerdi ama bir zamanlar illa ki olmuşlardı. Şimdi bize kalan çinilerden, hatlardan yazılan hikayeleri okumak. Her taş, her işleme farklı anlamlar taşır: biri ölümü, biri aşkı, biri suyu, biri yaşamı derken sıralanır gider ışık hüzmeleri vitrayların arasından..
Şimdi derim ki ben: ‘Yine bize kalan yeni hikayeler yazmak.’ Okuduklarım, gördüklerim, hayal ettiklerim şimdi nefes aldıkça ben boğaza savrulmakta.
Nihan Vardar
0 yorum