James Webb Uzay Teleskobu, ortadan kaybolan devasa yıldızın gizemini çözdü

Cebrail Ozan tarafından tarihinde yayınlandı

47 views

(NASA/ESA/P. Jeffries)

James Webb Uzay Teleskobu, Güneş’ten yaklaşık 25 kat daha büyük dev bir yıldızın anlaşıldığı üzere ortadan kaybolduğu 2009’daki tuhaf gözlemin aydınlatılmasını sağladı.

2009’da gökbilimciler Güneş’ten yaklaşık 25 kat daha büyük olduğunu düşündükleri dev bir yıldızın patlayarak süpernovaya dönüşmek üzereymiş gibi Güneş’in bir milyon katı parlaklığa ulaştığını ama sonra patlamak yerine aniden söndüğünü gözlemlemişti.

Ancak daha sonra Hubble ve Spitzer uzay teleskoplarının yanı sıra Büyük Binoküler Teleskop (LBT) kullanılarak yapılan gözlemler, artık başarısız bir süpernova olarak kabul edilen N6946-BH1 yıldızını tespit edemedi.

Gökbilimciler 22 milyon ışık yılı uzaklıktaki yıldızın süpernovayı tetiklemek yerine çökerek kara deliğe dönüşmüş olabileceğinden şüpheleniyordu.

Yıldızların genellikle ancak süpernova (SN) geçirdikten sonra kara delik oluşturduğu düşünülse de N6946-BH1’e dair gözlem, yıldızların süpernova geçiremese de kara delik oluşturabileceğine işaret ediyordu.

Bilim insanları şöyle diyordu: 

N6946-BH1, başarısız süpernovanın (SN) ilk makul adayı. Bu tuhaf olayda büyük kütleli bir yıldız beklenen parlak SN olmadan kaybolurken buna, çökerek kara deliğe (BH) dönüşmesi eşlik etti.

Araştırmacılar bu gözlemin, en büyük kütleli yıldızların süpernovalarını neden görmediğimizi açıklamaya katkı sağlayabileceğinden şüpheleniyordu.

Öte yandan arXiv sunucusunda ön baskı olarak yayımlanan makalede açıklandığı üzere Webb teleskobundaki araçlar kullanılarak yapılan yeni gözlemler, muhtemelen asıl yıldızı çevreleyen toz kabuğu kalıntısından gelen parlak bir kızılötesi kaynağa işaret ediyor.

Bunun yıldızdan fırlatılan maddelerden kaynaklanabileceği gibi, araştırmacılar bu gözlemin bir kara deliğe düşen maddelerden de kaynaklanabileceğini söylüyor.

Henüz hakem denetiminden geçmeyen araştırmada yıldızın konumunda bir değil, üç kalıntı nesne olduğu için başarısız süpernova modelinin zayıf bir ihtimal olduğu bildiriliyor.

Samanyolu Galaksisi’nin merkezindeki hayalet yıldızların gizemi çözüldü

Samanyolu Galaksisi’nin merkezinde biriken ölü yıldızlara dair önemli bir gizem çözüldü.

Birleşik Krallık’taki Manchester Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, hayalet yıldızlar diye anılan bu nesnelerin farklı yerlerden geldiğini ve farklı zamanlarda ölen yıldızların kalıntılarından oluştuğunu saptadı.

Bilim insanları bu hayalet yıldızları ilk kez 10 yıl önce keşfetmişti. 

Galaksinin merkezini dolduran bu kozmik hayaletler, yaşamlarının sonunda ölmekte olan yıldızlar tarafından dışarı atılan gaz bulutlarından oluşuyor. Bu bulutlara gezegenimsi nebula adı veriliyor.

Güneş’in de enerjisi sona erdiğinde şişerek bir kırmızı deve dönüşeceği ve sonunda etrafındaki gezegenleri yutarak benzer gaz kalıntılarını etrafa saçacağı biliniyor.

Yaklaşık 5 milyar yıl sonra meydana gelmesi beklenen bu olayda Güneş, daha soğuk bir beyaz cüce yıldıza dönüşecek ve etrafını bu gaz bulutu saracak.

Gökbilimciler zaman içinde gezegenimsi nebulalara dair birçok veri elde etti. Ancak Samanyolu’nun merkezindeki bu hayalet topluluğunun gizemi 10 yıldır tam olarak çözülemiyordu.

Hakemli bilimsel dergi Astrophysical Journal Letters’da yayımlanan yeni araştırmada ise NASA’nın emektar Hubble Uzay Teleskobu’ndan ve Şili’deki Çok Büyük Teleskop dizisinden gelen görüntüler incelendi.

Böylelikle 136 gezegenimsi nebulayı ayrıntılı inceleyen ekip, bunların her birinin farklı zamanlarda ölen yıldızların kalıntıları olduğunu tespit etti.

Dahası bu yıldızlar, yine birbirlerinden tamamen farklı bölgelerden gelerek buraya yerleşmişti. 

Bu hayalet yıldızlarla ilgili asıl gizemse her birinin muntazam biçimde şekil ve büyüklüklerine göre sıralanmış olmasıydı.

Araştırmada bu dizilimi gösteren gezegenimsi nebulaların ortak bir özelliği paylaştığı keşfedildi.

Bulgulara göre bu tür hizalanmalar, yalnızca yakın bir yıldız arkadaşı olan gezegenimsi bulutsularda görülüyor.

Asıl yıldıza refakat eden ikinci yıldız, gezegenimsi bulutsuların merkezindeki ana yıldızın yörüngesinde, Merkür’ün Güneş’e olduğundan daha yakın duruyor.

Manchester Üniversitesi’nden astrofizikçi ve araştırmanın ortak yazarı Albert Zijlstra, “Gezegenimsi nebulalar bize galaksimizin kalbine açılan bir pencere sunuyor” diye konuştu:

Söz konusu içgörü, Samanyolu’nun bu şişkin bölgesinin dinamikleri ve evrimine dair anlayışımızı derinleştiriyor.

Samanyolu Galaksisi’nin “kalbinde” gizemli bir sinyalin attığı keşfedildi

“Her 76 dakikada bir atıyor”

Samanyolu Galaksisi’nin kalbinde yer alan süper kütleli kara delik, diğer galaksilerin merkezindekilerle karşılaştırıldığında pek aktif görünmüyor. Onlar kadar büyük malzeme yığınlarını yutmuyor ve devasa plazma jetlerini uzaya fırlatmıyor.

Ancak Meksika’daki bilim insanları Sagittarius A* adlı bu kara deliğin aslında galaksinin diğer bölgelerine gizemli sinyaller yolladığını keşfetti.

Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’nden astrofizikçiler Gustavo Magallanes-Guijón ve Sergio Mendoza, Haziran ve Aralık 2022 arasında Fermi Gama-ışını Uzay Teleskobu tarafından kaydedilen halka açık verileri inceledi.

Sagittarius A*’nın varlığı 1974’te keşfedilmişti (Temsili görsel / NASA)

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen ve bilimsel makale arşivi arXiv’de yayımlanan makalede kara delikten periyodik sinyal atımları gelip gelmediğine bakıldı.

Bulgular, Sagittarius A*’nın her 76,32 dakikada bir ilginç bir gama radyasyonu yaydığını gösterdi. Üstelik bu radyasyon, evrendeki ışığın en enerjik dalga boyu aralığındaydı.

Öte yandan aslında kara deliğin kendisinin radyasyon yayması muhtemel değil. Nitekim bu kozmik devlerin halihazırda tespit edilebilecek bir radyasyon yaydığı hiç görülmedi.

Işık da dahil olmak üzere kara deliklerden hiçbir şeyin kaçamadığı biliniyor. Ancak etraflarındaki alan son derece kaotik ve çalkantılı olabilir.

Ayrıca araştırmacıların tespit ettiği periyodik sinyaller de genellikle yörüngede meydana gelen olayların sonucunda ortaya çıkıyor.

Bu da araştırmacıları söz konusu sinyallerin kara deliğin yörüngesinde dönen bir nesneden geldiğini düşünmeye sevk ediyor.

2022’de yapılan bir başka çalışma, bu bölgede parçacıkları sinkrotron ivmesine maruz bırakan ve aynı zamanda radyasyon yayan güçlü bir manyetik alanın sıcak bir gaz balonu yarattığını ileri sürmüştü.

Bu oluşumun kara deliğe uzaklığının Merkür ve Güneş arasındaki mesafeyle hemen hemen aynı olduğu ifade edilmişti.

Magallanes-Guijón ve Mendoza da elde ettikleri yeni bulguların bu hipotezi desteklediğini belirtiyor.

Verilere göre söz konusu sıcak gaz balonu, 70 ila 80 dakikalık bir yörünge periyoduyla inanılmaz derecede hızlı dönüyor.

Öyle ki cismin hızının, ışık hızının yaklaşık yüzde 30’una ulaştığı tahmin ediliyor.

Teoriye göre, bu balon yörüngede dönerken enerjik alevler yayıyor ve soğudukça radyo ışığında daha güçlü parlıyor.

Yeni araştırmada tespit edilen gizemli ve enerjik gama ışınlarının işte bu süreç sonucunda ortaya çıktığı belirtiliyor.

Gelecekte birden fazla dalga boyunda yapılacak yeni gözlemler, Samanyolu’muzun karanlık merkezine daha fazla ışık tutabilir.

Çarşamba 15 Kasım 2023

Cebrail Ozan Oktar

History of Science Society Department

University of Notre Dame

440 Gedens Hall,Notre Dame,IN 46556

USA

Kategoriler: Uzay

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RSS
Follow by Email
Instagram