Neden Akıl Sağlığı – 1

İlhan Vardar tarafından tarihinde yayınlandı

715 views

 “Başkalarına da kulak ver. Karşındakiler aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları. Çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.”

 Xsentius antik kentindeki 2000 yıllık kitabe’den

Öyle öyküler var ki insanlık tarihi kadar eski bir o kadar da kötüye gitmekte. Özellikle toplumsal öykülerse bunlar daha da önem kazanmakta. Aydın; bilimin ışığında bu öyküleri eleştirel aklın süzgecinden geçirerek çözümlemeli, gündem yaratmalı, siyasetçiler ise bu gündemleri çözme yolları aramalı diye düşünüyorum.

Demokrasiler geliştikçe siyasetçileri denetleyen sivil toplum örgütlenmelerinin önemi de yadsınamaz. Konumuz olan beyinsel rahatsızlıklar konusunda meslek odalarına da görev düşmektedir.

 Bilim, görevini yerine getirerek beyinsel rahatsızlıkların kontrol altına alınabileceğini söylüyor, çözüm yollarını gösteriyor.

Bunların uygulanması, zorluklarının aşılması, halkın bilinçlendirilmesi görevleri yerine getirilmediği gibi durumun vehameti de gittikçe artmaktadır. Bilimsel veriler bunun en güzel ispatıdır.

Sürekli eleştirel yazdığımı düşünebilirsiniz lakin eleştiri yaparken de çözüm yolları konusunda fikirler üretmek ve bu fikirlere kulak vermesi gerekenlerin kulak tıkaması ve sonradan eleştirilerden şikayetçi olması açıkçası anlaşılır gibi değil. Yine örneklemek gerekirse; insanlık tarihinden beri beyinsel rahatsızlıklarının insan ruhuna şeytan kaçması olarak algılanması ve şeytan çıkarma, cin çıkarma seanslarının dünya tarihi boyunca her kültürde mevcut olmuştur. Lakin 21. Yüzyılda dahi bu tür seansların yapılması akıl ve bilim dışıdır.

Çok eski yıllarda televizyonlardaki soru yanıt programında Başbakan Erdoğan’a “Gündeme öyle bir şey getiriyorsunuz ki günlerce tartışılıyor. Gündemi değiştirmek için mi yapıyorsunuz” diye soruluyor. “Gündem yaratmam lazım. Tartışmalar olmasa başbakan olamam.” diye yanıt veriyor.

Akıl tutulmasına uğramış ülkemin aydın ve siyasetçilerine gündem konusundaki düşüncelerimi teyit eden en güzel yanıt sanırım bu. Çünkü çok sevgili aydın ve özellikle muhalif siyasetçilerimiz gündem yaratmak yerine yaratılan gündemleri tartışmaktan başka ne yapıyorlar?

Neyse efendim bir anekdot olarak aklımızın bir ucunda kalsın tekrar belki gündem yaratmak için dönebiliriz bu tartışmaya ve döneceğiz de örneklerle..

Bence tartışılması gereken 2009 yılında Bakanlığın çıkardığı  Türkiye’nin psikoloji haritası.

 5 kişiden birinin ruhsal sorunu var.

6 hastadan 1’i yardım alıyor.

Eylem planı hazır: Toplum odaklı hizmetle yatak, hastane ve personel sayısı artacak.

Devletten ruhsal açılım

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Ruh Sağlığı Eylem Planı’ açıklandı.

Türk nüfusunun ruh sağlığına ilişkin ilginç veriler, saptamalar ve önerilerin yer aldığı plan, 2011-2023 tarihlerini kapsıyor.

Planın en önemli unsurlarından biri artık Avrupa’nın bazı ülkelerindeki gibi Türkiye’de de toplum temelli ruh sağlığı modelinin uygulanacak olması.

TÜRKİYE’NİN RUH SAĞLIĞI PROFİLİ

Eylem planında ruh sağlığına ilişkin yer alan verilerde şunlar ön plana çıkıyor:

– Türkiye’de nüfusun yüzde 18’i yaşam boyu bir ruhsal hastalık geçiriyor. Çocuk ve ergenlerde klinik düzeyde sorunlu davranış oranı yüzde 11.

– Ruhsal hastalığı olan 6 kişiden sadece 1’i yardım arıyor.

– Kardiyovasküler hastalıklardan sonra yüzde 19 ile ikinci sırada psikiyatrik hastalıklar bulunuyor.

– Hastalara ayrılan yatak sayısı toplam 7 bin 356. Avrupa’da her 100 bin kişiye 8 akut psikiyatri yatağı düşen İtalya’dan sonra 100 bin kişiye 10 psikiyatri yatağı ile Türkiye ikinci en az yatak sayısına sahip ülke.

– Türkiye’de Mart 2011 itibarıyla aktif olarak çalışan 1625 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı bulunuyor. Bu kişilerin 862’si Sağlık Bakanlığı, 277’si üniversitelerde çalışırken 486 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı özel sektörde hizmet veriyor.

– 100 bin kişiye düşen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı sayısı 2,20. Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinde 100 bin kişiye ortalama 12,9 ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı düşüyor. Raporun devamında bazı hastanelerin içler acısı durumu yansıtıldıktan sonra alınacak önlemler ve yapılacak olan işler sıralanıyor.

Bakanlığın yapacağı işleri özellikle köşeme almadım çünkü tam bir akıl tutulmasına örnek teşkil ediyor. Neden mi? Bunu ben değil de Dünya Sağlık Örgütü (WHO) yanıtlasın:

“WHO Eylül 2007 tarihli raporunda, dünya genelinde akıl sağlığına ilişkin bilinmesi gereken temel noktalar, rakamlar ve istatistikleri 10 başlık altında toplayarak üye ülkelerin dikkatine sundu. WHO’nun akıl sağlığı raporunun en önemli sonuçlarından biri fiziksel olmayan rahatsızlıklardan dolayı acil servislere başvuruların son on yılda yüzde 5 artarak yüzde 6’dan yüzde 11’e yükselmesi ve Dünyada psikiyatri hastalarına yönelik insan hakları ihlallerinin çok yaygın olması.

İhlallerin başında fiziksel şiddet, ayrımcılık, temel ihtiyaçların ve mahremiyetin görmezden gelinmesi olarak belirtilmiştir.

Çok az ülkede akıl hastalarının haklarını net biçimde garanti altına alan yasal düzenlemeler bulunduğu ise özellikle vurgulanmıştır. “

Diyeceksiniz ki eski raporlar bunlar. Haklısınız; ama açıkçası yeni raporlara incelemek istemiyorum bile. Çünkü yapılacak işler arasında Bakanlık yasal düzenlemelerden bahsetmiyor. Hekim sayısı, hastane sayısı artacak, mobil hizmetler gelecek filan. Peki yasal düzenleme olmadan bunlar nasıl gerçekleşecek ?

Türk Tabipler Birliğinin çalışması 2006 yılı sonunda, Türkiye Psikiyatri Derneğinin çalışması ise yanlış hatırlamıyorsam 2019 yılı başında Meclise sunuldu. Sunulan bu “Ruh Sağlığı Yasa Taslak’larının ben görüşüldüğünü bile hatırlamıyorum.

Devam edecek…..

İlhan Vardar


0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RSS
Follow by Email
Instagram