Özgürlük Sanatı

Özgür Ece Kandil tarafından tarihinde yayınlandı

1.050 views

Puslu bir eylül akşamıydı. Uzaktan gelen gülüşmeler, mutlu kahkahalar her yanı sarmıştı. Yaz tatili bitiyordu; ama hala sokakta oturan insanlar sanki bir yaz akşamından kalma gecede hiç bir dertleri tasaları yokmuşçasına gülüşüyorlardı.

Biraz yürüyüş yapmak, soluklanmak istemişti. Yorgun ama mutluluk sarhoşu bir tavırla yürüyordu. Kaldırım taşlarında oturan gençlerin geleceğe yönelik planlar yaptıkları konuşmalarından anlaşılıyordu. Hepsi ne kadar da toy ve umut doluydular. Kimi sporu çok sevdiği için beden eğitimi öğretmeni olmak istiyordu kimi araştırmayı çok sevdiği için gazeteci. Ne kadar şanslılardı…

İstekleri ve hayalleri önünde engelleri olmadığı aşikardı.

Onun da çok parlak bir geçmişi vardı. Ailesi, öğretmenleri, arkadaşları onun için çok umutluydu. Kesinlikle tıp fakültesini kazanacaktı. Kazandı da..

Başkalarının umutları onun geleceği oluyordu.

Kendisi istiyor muydu? Asla doktor olmayı istememişti. Onun hayalleri hep farklıydı. Resim yapmak istiyordu. Kendini bulabildiği, özgür hissedebildiği tek an boyalarla bütünleşebildiği zamandı. Ancak ailesini mutsuz etmemeliydi, onunla gurur duymalıydılar. Liseden mezun olurken, kürsüden müdür onun adını birincilikle söylediğinde annesinin gözündeki parıltıyı hala unutamıyordu. Hele babası.. Tıp fakültesini kazanıp da yurda yerleşeceği zaman onunla geldiğinde “Kızım, dersler senin bilgini arttıracak; ancak üniversite ortamı, yaşadıkların, tecrübelerin at gözlüklerini çıkarmanı sağlayacak. Bu yüzden her tecrübeden ders çıkar. Sadece bilgi kazanma burada, at gözlüklerinden kurtul!” demişti. İşte bu öğüt her zaman kafasının bir kenarında dönüp durmuştu.

Şimdi üzerinden yıllar geçmiş olsa bile bu yaz akşamında, sonunda babasının öğüdüne uymuştu. Tecrübelerinden kazandığı şey kendi yolundan gitmesi gerektiğiydi. İçinden geleni, mutlu olduğu şeyi yapmalıydı insan. Çevresini mutlu etmek için yaşamamalıydı.

İnsanların, sulamadıkları topraklarının can bulduğu bitki olmamalıydı.

Kendi de düşünebilmeliydi, karar verebilmeliydi. İşte bu akşam bunu yapmıştı. Aslında ailesine teşekkür etmeliydi. Ona müthiş bir tuval kazandırmışlardı.

İlerde sirenler çalmaya başlamıştı işte.

Işık ona gitgide yaklaşıyordu. Polis arabası kalabalık sokağın ortasında önüne kadar geldi. Hiç kımıldamadan durdu o, ve gülümsedi. Biliyordu kendisi için geldiklerini. Karşı koymadı. Polisler arabadan indi ve ellerini kelepçelediler.

İlk kez özgür hissetmişti…

Ertesi gün gazetenin manşetlerinde okuyunca görecektik onun için özgürlüğün anlamını : “Kanlı Sanat ! Ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Deniz Kahraman işlediği cinayetten tutuklandı. Maktulün kan kaybından öldüğü belirlendi. Kahraman, evinin duvarlarına maktulün kanıyla Liberty Leading the People* ın özgür kadınının resmini yaptı.”

*Eugène Delacroix, Liberty Leading the People (1830)
1830 senesinde Kral 10. Charles’in devrilişine yol açan üç günlük halk ayaklanmasının anısına yapılmıştır. Tüm dünyada Fransız Devrimi’nin simgesi kabul edilmektedir.Resimde, özgürlüğü simgeleyen bir kadın, bir elinde Fransız bayrağı, diğer elinde ise bir tüfek taşıyarak yürümekte, peşinden gelen devrimci insanlara barikatları aşmada öncülük etmektedir. Elbisesi yırtıktır, göğsü ve ayakları çıplaktır, başında özgürlük simgesi olan Frigya başlığı vardır. Bir yanında yoksulları temsil eden, her iki elinde de birer tabanca taşıyan on-iki yaşlarında bir çocuk, öbür yanında burjuvaları temsil eden, eli tüfekli, başında silindir şapka olan bir adam vardır. Çatışma içindeki bir şehirde, yerdeki yaralıların ve ölülerin arasından geçmektedirler. Bu tablo, modern resim sanatının ilk politik çalışması olarak kabul edilmektedir. Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kaynak : https://www.artkolik.net/yazilar/tum-zamanlarin-en-unlu-20-tablosu-3308

Özgür Ece Kandil


3 yorum

Can A. · 9 Haziran 2020 00:16 tarihinde

Sonu çok güzel bir hikayeydi, aslında sonunu değil hikayenin anlatmak istediğini ve bunun için kullandığı yolu çok beğendim, büyük beklentilerle açmamıştım sayfayı naif mesajınız sebebiyle okumaya değer olduğunu düşündüm. Çok daha farklı anlatılar yazabileceğinizi düşünüyorum, yeterli donanıma sahip olduğunuzu düşünerek umarım kendi resminizi bir gün çizersiniz (tabii adli suça karışmayacak şekilde), sevgiler.

    Özgür Ece Kandil · 9 Haziran 2020 08:30 tarihinde

    Görüşleriniz benim için çok değerli. Beklentileri karşılamak büyük sorumluluk yüklüyor umarım altından kalkabilirim. Sevgiler…

özlem · 23 Haziran 2020 17:27 tarihinde

ilginç bir son olmuş.

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

RSS
Follow by Email
Instagram