Şikayetlerimize Rağmen “ELLE”li Eğitim Bu Yıl Yine – II

23 NİSAN KUTLU OLSUN! (s.95)
23 Nisan ünitesinde iki karikatür tiplemeye milli kültürümüzün iki önemli ismi olan Ali ve Ayşe adları verilmiştir. Aşağıdaki sayfa resminde görüldüğü gibi, bayramla hiç ilgisi olmayan, bisiklet sürme yolu dahi olmayan, uçsuz bucaksız çayırlıkta, güya bayram kutlamaya bisikletle giden Ali ve Ayşe ile adeta dalga geçilmektedir.
“Ali” ile “Ayşe” adları İslam tarihinde özel yeri olan gerçek kişi adlarıdır, çizgi karakterlere, karikatürlere ad yapılamaz. Çünkü o zaman Ali ve Ayşe olarak bu karikatür tiplemeler çocuğun hafızasına yerleşir.
Bu sayfanın görsel tasarımcısı, birinci sınıfta okuyan Ali ve Ayşe adlı çocukların bu üniteyi okurlarken arkadaşları tarafından alay konusu edileceklerini düşünmesi gerekirdi.
Kelimeleri boyayınız bulmacası. (s.102)
EGEMENLİK, BAYRAM, ULUSAL, NİSAN, ÜÇ, VE, YİRMİ, ÇOCUK
“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” cümlesinin kelimeleri çocuklara tek tek üzeri boyatarak kapattırılmakta, bu yolla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yok noktasına indirilmektedir.
Türkçe 1.Sınıf ders kitaplarında kelimelerin üstünü çizerek veya boyayarak yaptırılan bulmaca etkinlikleri ders kitabının değerini de düşürmekte, ders kitabını magazin yayını haline getirmektedir.
Bu durum acilen düzeltilmeli, ders kitapları bilimsel yayın ciddiyetine kavuşturulmalıdır.
………
Sonuç ve İstem:
Biz, aşağıda isim ve imza sahipleri olarak;
İlkokul 1.Sınıf Türkçe ders kitaplarında gördüğümüz özel isimlerle yapılan ayıplı ve kişiye yönelik aşağılayıcı cümlelerden, bu cümlelerin yol açtığı akran zorbalığından, ötekileştirme ve yalnızlaştırmadan, adımızın üzerini çizdiren bulmacalardan ve bu yolla hiçlik duygusuna sebebiyet verilmesinden, Milli ve Manevi değerlerimize yönelik kabul edilemez değersizleştirmelerden ve bu yolla çocuğun kendisiyle, arkadaşıyla ve milli değerleriyle barışık olmadığı huzursuz bir sınıf ortamı yaratılmasından şikâyetçiyiz.
Yukarıda açıkladığımız nedenlerle;
a. Birinci sınıfa henüz başlayan kız ve erkek çocukların maruz kaldığı apış arası tacizleri nedeniyle çok sayıda velinin resmen şikâyetçi olduğu bilinmektedir. Bu tacizlere yol açacak şekilde ELLE ile yapılan cümlelerin kaynağı olan ses temelli ELAT ile değil, ABC ile başlayan “tümden gelim” yöntemiyle okuma yazma öğretimine dönülmesini,
b. Okutulmakta olan İlk Okuma Yazma ve Türkçe-1 ders kitaplarının bir an önce kaldırılmasını,
c. Özel isimlerin üzerini çizdiren bilmeceli bulmacalı etkinliklerin müfredattan kaldırılmasını istiyoruz, ve;
d. Yukarıdaki pedagojik hatalara onay veren Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK, Temel Eğitim Genel Müdürü Cem GENÇOĞLU ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı Burhanettin DÖNMEZ’i görevlerinden istifaya davet ediyoruz.
(Toplam 500 imza ve tarih: 21/01/ 2020 Ankara)
……
Değerli velilerimizin bilgisine…
Şikayetimize konu kitap maalesef bu yıl 2020-2021 ders yılında da kullanılmak üzere okullara dağıtılmış, evde öğrenme süreci nedeniyle okulların açıldığı ilk hafta evlere gönderilmiştir.
Velilerimiz yeni sisteme ayak uydurmanın derdine düştükleri için ders kitaplarına bakacak halde değiller. Ancak çocuk sizin çocuğunuzdur, bakan beyin değil. Red edemediğiniz böyle bir kitap çocuğunuzun tüm geleceğini perişan edebilir, bilin.
Diğer 1.sınıf ders kitaplarından da söz etmeliyim. Matematik kitabında doğal sayıları öğretmeye başlamadan kavram eğitimi veriliyor, ancak kavramlar allak bullak. Örneğin ağır-hafif öğretecek yerde ağırlık yerine “kütle” ile cümle kuruluyor. Yeni müfredat bu şekilde Kütle ile Ağırlığı aynı anlamda cümle kurduğu için çocuklar ileride fen konularını öğrenemez hale geliyorlar.
……
Çocuğun Gözlerini Bozmak İçin Hayat Bilgisi Kitabı!
Hayat Bilgisi-1 ders kitabında görme bozukluğuna sebebiyet verecek kadar perspektifi bozuk resimler var.
Basında yer alan haberlerde bu sorunu şöyle okuyoruz:
“İlkokul çağındaki her dört çocuktan birinin gözleri bozuk”
Yıllardan beri bu konuda uyarıcı yazılar yazıyorum, anlatmaya çalışıyorum; ders kitaplarındaki perspektifi bozuk görseller çocukların görme sağlığını tehdit ediyor.
Her dört çocuktan biri… Her kırk çocuktan on çocuk… Her yüz çocuktan yirmi beşi… Her bin çocuktan iki yüz ellisi… Her yüz bin çocuktan yirmi beş bin… Her bir milyon çocuktan iki yüz elli bin çocuk…
İlkokul çağında ortalama beş milyon çocuğumuz var. (5 milyon 267 bin 378’i ilkokulda, 5 milyon 627 bin 75’i ortaokulda, 5 milyon 649 bin 594’ü ortaöğretimde.)
Ürpertici rakamlar bunlar: 5 milyon 267 bin çocuktan 1 milyon 315 bin 940 çocukta görme bozukluğu var.
Devlet ana koruyucu kanatlarını neden açmadı? Bozukluğun kaynaklarını tespit etmekte neden kılını kıpırdatmadı, diye sormayalım mı? Kendi adıma, açtığım davalarda mevcut ders kitaplarının çocukta göz sağlığını tehdit ettiğini 25 ders kitabına açtığım her davada ileri sürdüm, üstüne alan olmadı.
İnternetten eğitime geçtiğimize göre, bundan sonra veliler iyice çaresiz kalacaklar ve maalesef sonuçlarına katlanacaklar.
Aşağıdaki 1.Sınıf Hayat Bilgisi kitabının kapağına lütfen dikkatle bakınız, defalarca perspektif hatası yapıldığını göreceksiniz. Bu kadar orantısız resimden çocuğun göreceği zararı hiç tahmin edemezsiniz, çünkü ülkemizde halk sağlığı birimleri, görme sağlığını korumak gibi bir tema içermemekte, bu nedenle hiç kimse bu konuda kendine düşen bir görev üstlenmemektedir.
Anne babaların bu hususta bilgilendirilmesi devletin görevleri içerisinde bulunmadığı gibi, Çocuk Koruma Kanununda da bu yönde bir madde bulunmamakta, çocuğa zararlı ders kitabı basmanın hiçbir cezası yoktur.
Tıp Fakültelerinin Göz Sağlığı kürsülerine yazdığım çok sayıda mektuptan sadece birine cevap aldım, o da bu konuda yapılmış herhangi bir araştırmanın olmadığı, bu nedenle bana cevap veremeyeceğini bildiriyordu. Üzgünüm, açıkça belirtmeliyim ki çocuklarımızın gözleri de korumasız haldedir.
Şimdi kitabın kapağındaki uyumsuzlukları ve sinsi mesajları görmeye başlayalım:

1. Okulun çatısı düz çizgi halinde olamaz; yan duvarın çatısı açı yaparak dönmelidir. Çatı ile zemin paralel olmalıydı.
2. Ön plandaki çocuklar kaldırımda çene çalıyorlar.
3. Okulun avlusuna giriş bu şekilde araba giriş kapısı olamaz.
4. Bahçede tören sırası olan çocuklar var, ama tören anı değil.
5. Kapı girişinde camlı giriş olmaz.
6. Engelli girişi duvara bitişik olmalıdır.
7. Pencereler dörtlü bitişik olamaz.
8. Pencerelerde havalandırma yok; boğulma duygusu veriyor.
9. Pencereler odaların tavanına kadar. Sanki camlar gökyüzüne bakıyorlar; aynada boşluk görmek gibi tuhaf bir durum, göz yanıltıcı bir durum, ürpertici anlam verilemeyen bir durum var. Eğer okulun önünde mavi gök olsaydı, bu halde aynada simetri bu olurdu. Dünya alt üst olmuş gibi bir duygu veriyor.
10. Okulun üçüncü katı hizasında ağaç ve dalında kuş olamaz.
11. Çatıdaki kiremitler ve zeminde tuğlalar göz yanıltacak şekilde kaotik dizilmiş haldeler. Ben mi yanlış görüyorum diye dikkatle baktıkça çizgiler birbirine geçiyor, tuğlalar yerinden oynuyor gibi, netlik ayarı olmayan, bulanık görme tuzağı var.
Sevgili çocuklarınıza reva görülen ders kitapları bunlar. Görüyorsunuz ve kullanmaya devam ediyorsunuz, öyle mi?
“Okul çağındaki çocukların yüzde yirmi beşi görme bozuğu” diyen istatistik de size bir şey söylemiyor mu?
Mahiye Morgül
0 yorum